Beslenme insanın tüm hayatında çok önemli bir yere sahip olmaktadır. Özellikle sporcuların beslenme konusunda büyük eksiklikleri mevcuttur. Bu eksiklikleri gidermek için ise sıklıkla beslenme eğitimi üzerine araştırmalar yapılmış ve sporcuların beslenme alışkanlıkları geliştirilmeye çalışılmıştır.

Beslenme üzerine eğitimin verilmesi için sporcuların hangi branş ile ilgilendikleri ve hangi branşın sporcusu olduğu oldukça önemlidir. İyi bir beslenme programı için ise sporcuların veya antrenörlerin antrenman ile fizyolojik ve biyokimyasal değişimlerin ne olduğunu iyi bir beslenme durumunun hangi zaman aralıklarında ve hangi besinlerin tüketilmesi gerektiğini iyi bilmeleri gerekmektedir. Beslenme spor dallarına göre incelendiğinde dayanıklılık temelli spor branşları ve kuvvet ile güç performansı temelli sporlar olarak incelenebilir. Bu iki farklı fizyolojik temelli sporların ise enerji sistemleri farklılıklar göstermektedir. Bu yüzden ilk aşamada antrenmanının fizyolojik ve biyokimyasal etkilerini incelememiz gerekmektedir. Antrenmanların fizyolojik etkilerini incelediğimiz zaman antrenmanın aslında bir yıkım olduğunu ve bu yıkımdan önce, sırasında ve sonrasında toparlanmayı hızlandırmak için ne tür stratejiler uygulamamız gerektiğini bilmemiz gerekmekte, ayrıca farklı değişkenleri hesaba katarak da (iklim, yükselti, beslenme alışkanlıkları, imkânlar) nasıl bir beslenme uygulamamız gerektiğini bilmemiz gerekmektedir. Aşağıdaki şekilde antrenmanın organizmaya olan etkisini incelediğimizde antrenmanının karbonhidrat, yağ ve proteinleri yıkıp adenozintrifosfat (ATP) elde ettiğini ve enerji kaynaklarının tükenmesi ile vücudun sağlık dengesini nasıl etkilediği detaylı olarak Şekil 1.1’de verilmiştir.

Yapılan spor dalının yanında enerji metabolizmasına hakim olmak sporcuların ATP üretimi için hangi makrobesinleri yıktığı da önemlidir. Bu yüzden enerji sistemlerini de iyi bilmemiz gerekmektedir. Enerji sistemleri aerobik ve anaerobik olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Anaerobik sistem ise hızlı glikoliz ve ATP-kreatin fosfat olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu sistemler egzersizin süresi ve şiddetine göre değişimler göstermektedir. İlk 10-12 saniyede kasta depolanmış olarak bulunan ATP-kreatin fosfat depolarını egzersizin süresi uzadıkça karbonhidrat ve yağları yıkıp sistem ATP elde etmektedir. Eğer egzersizin şiddeti maksimal oksijen tüketim (𝐕̇O2maks)seviyesinin %75’i altındaysa daha çok yağlardan aerobik yol ile ATP elde edilirken %75’in üstüne çıkması halinde ATP daha büyük bir oranla karbonhidratlardan elde edilir ve karbonhidratlar işin içine girdiğinde egzersizin süresi otomatikman kısalır (4 dk). Tamamen karbonhidratların devreye girmesi ise sistem anaerobik yoldan hızlı glikoliz ile ATP üretimine geçmiş demektedir. Yani işimizin içerisinde sadece beslenme mevcut değil aynı zamanda enerji sistemleri çok iyi bilmemiz gerekmektedir. Enerji sistemlerini bilirsek sporculara yaptırdığımız antrenmanlardan önce, esnasında ve sonrasında neler tavsiye edebileceğimizi de kolayca söyleyebiliriz.

Şekil 1.1. Fazlaya Tamlama

Dinçer Değirmenci – Ulusal Hakem

Dinçer Değirmenci’nin Kaleminden; Antrenmanın Etkileri ve Beslenmenin Önemi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir